enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
36,2225
EURO
38,0047
ALTIN
3.352,91
BIST
9.877,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
7°C
İstanbul
7°C
Yağmurlu
Pazartesi Çok Bulutlu
7°C
Salı Hafif Yağmurlu
7°C
Çarşamba Kar Yağışlı
4°C
Perşembe Kar Yağışlı
3°C

TARSUS ÜNİVERSİTESİNDE YOLSUZLUK MU VAR?

AKADEMİ DERNEĞİ’NİN BASIN AÇIKLAMASINDAN

ÖNE ÇIKAN ÇARPICI BAŞLIKLAR

Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Akademi Derneği, Tarsus Üniversitesi ile
ilgili gündemde yer alan konulara ilişkin, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı
gerçekleştirdi.
Türkiye’nin yetiştirdiği önemli değerlerden, Akademi Derneği Başkan Yardımcısı ve TV
Yorumcusu Dr. Fatma Yeşilkuş ile Türkiye’nin önde gelen hukukçuları TV Yorumcusu ve Av.
Mustafa Kemal Çiçek ile Av. Mert Keleşoğlu, Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde, Tarsus
Üniversitesi’ne karşı açılan dava hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

  • 12.05.2023 tarihinde Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü İlana Çıkıyor
    Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü, 12.05.2023 tarihinde ülkemizin göz bebeği ve stratejik bir
    alanda, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Birimi, Havacılık Yönetimi Bölümü, Havacılık
    Yönetimi Anabilim Dalı/Programı’na, “Yönetim ve Strateji alanında doçentliğini almış olmak.
    Havacılık yönetimi üzerine çalışmaları bulunmak.” şartıyla bir doçent kadrosu ilanı veriyor.
  • Kadroya Üniversite İçerisinden 2 Aday Başvuruyor
    Kurulduğu günden bu yana Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’nün verdiği bir kadro ilanına
    üniversite içerisinden birden fazla kişinin başvurmadığı/başvuramadığı biliniyor. İlgili ilana
    üniversite içerisinden iki farklı yönetim ve strateji doçenti başvuru yapıyor.
  • Bir kamu kurumu olan Tarsus Üniversitesi’nde sonuçlar gayri resmi olarak skandal
    bir şekilde Whatsapp Uygulaması Üzerinden Dolaşıma Sokuluyor
    Bir kamu kurumu olan Tarsus Üniversitesi’nin, resmî sonuçları haliyle resmi yollarla
    açıklaması beklenirken, sonuçlar, yetkisiz bir kişi tarafından, yaklaşık 30 kişilik bir whatsapp
    grubu üzerinden dolaşıma sokularak ataması yapılan aday tebrik ediliyor.
  • Ataması yapılmayan akademisyen tüm evrakları Tarsus Üniversitesi’nden talep ediyor
    ancak talep reddediliyor
    Ataması yapılmayan akademisyen, Whatsapp’ta dolaşıma sokulan bu gayri resmi duyuru ve
    atanan adaydan katbekat üstünlüğünün olduğunu bildiği için aynı gün, Tarsus Üniversitesi
    Rektörlüğü’ne yazmış olduğu dilekçeyle, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
    kapsamında, atama işlemine yönelik süreçte yer alan tüm resmi yazışmaların ve tüm evrakları
    talep ediyor.
    Whatsapp’tan dolaşıma sokulan bilgiler üzerine atama işlemine ilişkin süreçte yer alan
    evrakların talep edilmesinden bir gün sonra Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü atanamayan adaya
    resmi bilgilendirmede bulunuyor.
    1 hafta sonra ise, talep edilen evrakların “Bilgi Edinme Kanunu Kapsamı’na Girmediği”
    şeklinde skandal bir açıklama resmi yolla yapılıyor.
  • Ataması yapılmayan akademisyen bunun üzerine, Adalet Bakanlığı’na bağlı Bilgi
    Edinme Değerlendirme Kurulu’na başvuru yaparak ilgili belgeleri talep ediyor ancak
    skandal bir şekilde bu talep de skandal bir cevapla reddediliyor.
    Dava açmak yerine, dava açılmasından önceki aşamaları değerlendiren ve atamaya yönelik
    tüm resmi evrakları görmek isteyen akademisyen Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’ndan
    “Üniversitenin cevabı uygun ve yeterlidir” şeklinde skandal bir cevap alıyor ve bu talebi de
    gerekçesiz ve dayanaksız olarak reddediliyor.
    Oysa, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun resmi internet sitesinde yer alan geçmiş
    kararlar incelendiğinde kadro atamalarına yönelik belge taleplerinin yerine getirildiğine ilişkin
    birçok emsal karar yer alıyor. Dolayısıyla, önceki kararlarda bu belgeleri talep eden kişilerin
    talebinin karşılandığı ama bu dosya özelinde bu talebin gerekçesiz ve dayanaksız şekilde
    reddedilmesi ağır şüphe oluşturuyor çünkü adalet kişilere göre farklı işleyemez.
  • 14.09.2023 tarihinde, Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde Tarsus Üniversitesi
    Rektörlüğü’ne karşı kadro iptal davası açılıyor
    Davadan önceki tüm hukuki yolları tüketen akademisyen, 14.09.2023 tarihinde dava açıyor.
    Davacı akademisyen, normalde dava açılış dilekçelerinde görülmeyen, 30 sayfalık uzun bir
    dilekçeyle Üniversite içerisindeki yapılanmayı belgeleriyle mahkemeye sunuyor.
  • Davanın açılmasıyla evraklar ve skandallar gün yüzüne çıkıyor
    Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü, önceki aşamalarda gizlediği ve davacı akademisyenin talep
    ettiği evrakları dava açıldığı için Mahkemeye sunmak durumunda kalıyor.
  • Öncelikle diğer aday gerçeğe aykırı beyanlarıyla atanmış
    İlgili kadroya ataması gerçekleştirilen kişinin Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü ile yakın ilişki
    içerisinde bulunduğu biliniyor. Kendisi ilk olarak göreve 2019 yılında Tarsus Üniversitesi’ne
    Dr. Öğr. Üyesi olarak başlıyor. Göreve başladığı 2019 yılından bu yana kendisine üst üste 4
    farklı bölüm başkanlığı, Kariyer ve Mezun Ofisi Koordinatörlüğü gibi çeşitli önemli görevler
    veriliyor. 2023 yılının Nisan ayında ise kendisi, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından

doçent unvanı alıyor. ÜAK tarafından Doçent unvanı alana kadar akademik kariyeri boyunca
havacılık yönetimi alanında bir tane dahi akademik çalışması olmayan bu kişi, ne tesadüf
olacak ki bir anda havacılık yönetimi alanına ilgi duyuyor ve 2023 yılının Nisan ayında
havacılık alanında bir kitapta hızlıca bir adet kitap bölümü yayınlatıyor. Tarsus
Üniversitesi’nin bahse konu doçent alım ilanı sürecinde, Mayıs ayında da bu kişi havacılık
yönetimi alanında sadece 250 kelimelik, yalnızca 1 (bir) paragraftan oluşan özet metin
yayınlatıyor. Dolayısıyla bu kadroya, 1.5 (2 tam yayın bile değil) akademik çalışma ile
atanıyor.
Davacı akademisyenin ise o dönem geçerli olan genel puanlama tablosuna göre 357,95
puanlık çok yüksek bir farkla önde olduğu görülüyor. Bu öyle bir puan farkı ki, başvuru
döneminde geçerli olan Genel Puanlama Tablosu’na göre bu puan ile 3 (üç) kez doçent
atanabiliyor. Birçok kez dereceyle tamamladığı eğitim geçmişiyle, dünyaca ünlü yabancı
üniversitelerde İngilizce ders verme deneyimleriyle, birçok ödülüyle, yabancı dil puanının
yüksek olmasıyla, yürüttüğü projeleriyle, havacılık ve diğer alanlarda lisansüstü öğrenci
yetiştirme deneyimiyle, öğrencilerine danışmanlık yaparak başarıyla tamamladığı yüksek
lisans ve doktora tez danışmanlıklarıyla, kitap ve kitap bölümleriyle, katıldığı uluslararası
bilimsel etkinliklerle, uluslararası bilimsel dergide baş editörlük göreviyle, havacılık yönetimi
alanında birçok özgün yayına sahip olmasıyla ve bunun gibi birçok kategorideki başarısıyla
da önde olmasına rağmen diğer akademisyenin ataması gerçekleştiriliyor.
Mahkemeye sunulan evraklar neticesinde atanan diğer akademisyenin, açık öğretim
fakültesinden mezun olduğu, yabancı dil puanının davacıdan daha düşük olduğu, tez
danışmanlığının yalnızca 1 adet olduğu, kariyeri boyunca kalem aldığı bir tane kitabının dahi
olmadığı, havacılık yönetimi alanında dar zamanda hızlıca yayınlanmış 1 adet kitap bölümü
ve bir de 250 kelimelik bir paragraftan oluşan özet metni olduğu, hiçbir projede görev
almadığı ortaya çıkıyor.
Dahası atanan bu kişinin, gerçeğe aykırı beyanlarla yayınlarını manipüle ederek puanını
olduğundan daha yüksek gösterdiği, buna rağmen davacıyla aralarında kapanmayacak kadar
büyük bir puan farkı olduğu tespit ediliyor.
Tarsus Üniversitesi’nin Resmî Gazete’de yayınlanan ilgili ilanında, gerçeğe aykırı beyanda
bulunan adayların başvurularının geçersiz sayılacağı, atansalar bile işlemin iptal edileceği
yazmasına rağmen Tarsus Üniversitesi, bu kişinin gerçeğe aykırı beyanlarını bile kabul edip
işleme almıştır. Gerçeğe aykırı beyanların sunulmasına rağmen atama işlemini iptal etmemesi,
kadronun kim için tasarlandığına dair zaten ipucu veriyor.

  • Atanan akademisyen, liyakatini kanıtlayabilmek için kendisine gelen davetiyeleri
    mahkeme sunuyor
    İşin trajikomik yanı ise atanan kişi, liyakatli olduğunu kanıtlamak için kendisine e-posta ile
    gelen açılış, lansman ve gala davetlerini bir başarı göstergesiymiş gibi mahkemeye sunuyor,
    akademik başarıyı davet zannediyor.
  • Jüriler ahbap-çavuş ilişkisine göre oluşturulmuş
    Bilindiği üzere, YÖK’ün yönetmeliğine göre, üniversitelerde her bir unvana göre kadro atama
    işleminin kendine özgü süreçleri bulunuyor.

Bu bağlamda, 12.06.2018 tarih ve 30449 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Öğretim
Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’ne göre bir doçentin atanma süreci özetle şu
şekildedir:
“Rektör, ilan edilen doçent kadrosuna başvuran adayların başvurularını incelemek için 3
profesör tespit eder. Rektör, adayların özgeçmişlerin, bilimsel çalışma ve yayınlarını kapsayan
dosyaları bu profesörlere göndererek kişisel raporlarını bir ay içinde bildirmelerini ister ve bu
profesörler, adaylar hakkında ayrı ayrı tercih ve görüşlerini rektöre bildirir.”
Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın da adayların dosyalarını incelemek
suretiyle, 3 profesör tespit ettiği ancak bu profesörlerin hem kendisiyle hem de kendi
aralarında uzun yıllara dayalı tanışıklıkları ortaya çıkıyor.
Birinci jüri üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi’nin 8 yıllık eski Rektörü, halen SDÜ’nün
İşletme Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’dır.
İkinci jüri üyesi, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın en az 23 yıllık yakın çalışma arkadaşı
olan Süleyman Demirel Üniversitesi’nin yine İşletme Bölümü’ndeki öğretim üyesi Prof. Dr.
Aygen Oksay’dır.
Üçüncü jüri üyesi ise Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın kadrosunun
bulunduğu Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden en az 13 yıllık arkadaşlığının ispat edildiği,
İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Acuner’dir.
Türkiye’de o dönemde 208 üniversite ve bu üniversitelerde bulunan 34 bin profesör ile
havacılık yönetimi alanında bağımsız seçilebilecek yüzlerce profesör bulunmaktayken, Tarsus
Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın, dosyalar tarafsız değerlendirildiğinde ortaya
çıkacak sonucu bildiği için ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde hem kendisiyle hem de kendi
aralarında tanışık olan bir jüri kurguluyor. Güncel olarak ise, ataması yapılan adayın da, jüri
üyelerinin en az ikisiyle tanışıklığının bulunduğu tespit edilmiştir. Nitekim, jürilerin
tanışıklığa dayalı bir şekilde oluşturulması Danıştay’ın emsal kararlarına göre aykırılık teşkil
ediyor.
Ayrıca, Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından kurgulanan bu 3
jüri üyesinin de akademik kariyerleri boyunca havacılık yönetimi alanında bir tane dahi
akademik çalışmasının bulunmadığı ortaya çıkıyor. Alan dışı jüri oluşumu da yine,
Danıştay’ın emsal kararlarına göre aykırılık teşkil ediyor.

  • Jüri ahbap-çavuş usulü oluşturulunca iftira dolu raporlar hazırlanmış
    Ahbap-Çavuş ilişkisi içerisinde, Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından kurgulanan 3 jüri üyesi de
    davacı akademisyen ile ilgili olarak gerçeğe aykırı ve iftiralarla dolu raporlar hazırlamışlardır.
    Öyle ki, hızlarını alamayarak, davacının 3 adet ödülü bulunması ve başvuruda beyan etmesine
    rağmen rapora “Hiç ödülü yoktur, diğer kişinin ise 1 adet ödülü vardır ve bu yüzden daha
    başarılıdır” yazılmış, görev kötüye kullanılmıştır.
    Davacı akademisyenin yurt dışındaki dünyaca ünlü üniversitelerde misafir öğretim üyeliği
    yapmasını ve yabancı dili anadil seviyesinde olduğu için uluslararası kongrelerde Türkiye’yi
    tanıtmasını “şüpheli” bulacak kadar gözü karartmışlardır. Jüri üyeleri İlker Hüseyin Çarıkçı ve
    Aygen Oksay’ın raporlarındaki bu gibi birçok iftira ve gerçeğe aykırı beyanın yüksek oranda

benzerlik göstermesine ek olarak bir de her iki jüri üyesinin raporları hazırladığı tarihin aynı
olduğunu fark ettik.

  • Üç jüri üyesinden ikisinin raporları, YÖK’ün yönetmeliğine aykırı şekilde geç
    hazırlanmış
    Dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın adayların dosyalarını incelemesi
    için 30.05.2023 tarihinde Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) üzerinden her üç jüri
    üyesine ayrı ayrı “Doçent Kadrosu Başvuruları Değerlendirme” konulu görevlendirme yazısı
    göndererek “… dosyanın tarafınızdan incelenerek adaylar hakkındaki raporunuzu en geç bir
    ay içerisinde Rektörlüğümüze göndermenizi rica eder, katkılarınızdan dolayı teşekkür
    ederim” yazmıştır.

Ancak, üç jüri üyesinden ikisi, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ile Prof. Dr. Aygen Oksay’ın
adına hazırlanmış görünen raporların hazırlanma tarihi 05.07.2023’tür.

Dolayısıyla, bahse konu jüri üyelerinin adına hazırlanmış görünen raporların hazırlanma tarihi
dahi, mevzuatın belirlediği 1 aylık süreyi aştığından bu raporların işleme alınması, 12.06.2018
tarihli 30449 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma
Yönetmeliği’ne açıkça aykırıdır. Kaldı ki, yine aynı yönetmelikte “Dosya inceleme
sonuçlarının bir ay içinde gelmemesi halinde aynı usulle tespit edilen başka profesörlere
dosyalar incelenmesi için gönderilir.” amir hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, Tarsus
Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın başka jüri üyeleri tespit edip yeni jüri
üyelerine adayların başvurularını göndermesi gerekirken bunu yapmamış; yönetmeliği hiçe
saymıştır.

  • Akademik kumpas düzenlendiği belgelendi
    Dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın adayların dosyalarını incelemesi
    için EBYS üzerinden göndermiş olduğu görevlendirme yazıları incelendiğinde Jüri üyesi Prof.
    Dr. Aygen Oksay’a iletilen yazının sayı numarası “E-53950299-903.99-6429”dur. Jüri Üyesi
    Prof. Dr. Aygen Oksay’ın, başvuru dosyalarını incelediğini beyan ettiği raporunun İLGİ
    kısmında da kendisine Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü tarafından gelen sayı numarasının
    aynı şekilde “E-53950299-903.99-6429” olduğu görülmüştür.

Dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, adayların dosyalarını
incelemesi için diğer Jüri Üyesi Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’ya EBYS üzerinden ilettiği
yazının ise sayı numarası E-53950299-903.99-6431’dir. Ancak, Prof. Dr. İlker Hüseyin
Çarıkçı adına word formatında manüel olarak hazırlanmış raporun İLGİ kısmında ise aynen
“E-53950299-903.99-6429 sayı ve 30/05/2023 tarihli jüri görevlendirmesi konulu yazı”
şeklinde bir ibare yer almıştır.

Yani, Prof. Dr. Aygen Oksay’ın kendisine özgü gelen ve yalnızca Tarsus Üniversitesi
Rektörü’nün ve kendisinin bilebileceği, sistem üzerinden ŞAHSINA HUSUSİ olarak
oluşturulan belge sayı numarasının, diğer jüri üyesi olan Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın
hazırladığı görünen raporda yer alması izahı olmayan büyük bir skandaldır. Bu, raporların tek

elden kumpasla hazırlandığının göstergesidir. Nitekim, Tarsus Üniversitesi izahı olamayacak
bu kumpasa bir yıldır hiçbir açıklama yapamamıştır.

  • Raporlardaki imzaların montaj ve benzeri sahtecilik yöntemleriyle oluşturulduğu
    kanıtlandı
    Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ile Prof. Dr. Aygen Oksay’ın jüri raporlarındaki akışın,
    iftiraların ve gerçeğe aykırı beyanların yüksek oranda benzeşmesi, raporların aynı tarihte
    hazırlanmış olarak görünmesi, bir jüri üyesinin hazırladığı görünen sözde kişisel raporun ilgi
    kısmında diğer jüri üyesinin şahsına hususi olarak dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü
    tarafından iletilen 22 haneli sayı numarasının aynısının çıkması gibi her aşamasına şaibe
    bulaşmış bu usulsüzlükler neticesinde imzaların da sahte olabileceği kuşkusu içerisine giren
    davacı akademisyen ve avukatları, bu sefer de Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın iki aday
    için hazırladığı görünen raporlarındaki toplamda 4 adet imzanın kendisine ait olup olmadığını
    incelettirmeye karar veriyor.
    Bunun için ise, 5271 Sayılı CMK’nın 67. maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nın 293. maddesi uyarınca,
    “özel uzman görüşü alınması” için, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı
    bünyesindeki Kriminal Polis Laboratuvarları’nda değişik rütbelerde Sahtecilik ve Grafoloji
    Uzmanı olarak geçmişte görev yapmış ve binlerce dosyayı aydınlatmış olan bir Adli Belge
    İnceleme Uzmanına başvuruluyor.
    Jüri Üyesi Prof. Dr. İlker Hüseyin ÇARIKÇI adına atılı bulunan imzaların, ForenScope
    Multispectral Document Examination System DocEx, Regula 1010 Professional, Regula 1025
    Professional, Zarbeco Miscope Megapixel Digital Microscope ve diğer optik gereçler ve
    cihazlar ile bilgisayar ortamında kullanılan görüntüleme ve görüntü inceleme yazılımları
    yardımıyla ve grafolojik, grafometrik yöntemlerle yapılan incelenmelerinde; tetkik konusu
    dört adet belgede Prof. Dr. İlker Hüseyin ÇARIKÇI adına atılı bulunan dört adet imzanın
    kendi aralarında; genel şekil, ebat, eğim, başlama ve bitim noktaları, meyil ve istikametleri,
    imza içerisindeki gramaların inşa şekli, noktalama işaretinin konum ve pozisyonu, mikro
    formasyon özellikleri ve nisbi konumları yönünden birbirlerine tam olarak uyum sağladıkları,
    intibak ettikleri, tetabuk oldukları, yani iz düşümlerinin AYNI olduğu tespit edilmiştir.
    Dolayısıyla, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı bulunan imzaların, kalemle
    oluşturulmuş ıslak mürekkepli imzalar olamayacağı, bilgisayar programları ve donanımları
    vasıtasıyla oluşturulmuş montaj imzalar oldukları veya farklı sahtecilik yöntemleri vasıtasıyla
    oluşturulmuş oldukları tespit ediliyor.

Montaj/Sahtecilik Yöntemiyle oluşturulan imzaların bulunduğu bu jüri raporları mahkemeye
sunulurken bir de “ASLI GİBİDİR” mührü vurulmuş.

  • Cumhurbaşkanı’nın kararıyla yayınlanan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve
    Esaslar Hakkında Yönetmelik’e de aykırı
    Montaj ve benzeri bir yöntemle oluşturulmuş imzalar, 9/6/2020 tarihli ve 2646 sayılı
    Cumhurbaşkanı Kararı doğrultusunda 10/6/2020 tarihli ve 31151 sayılı Resmî Gazete’de
    yayımlanan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e
    aykırıdır ve hiçbir şekilde geçerliliği bulunmamaktadır.
    Çünkü aynı yönetmelik ve buna bağlı olarak oluşturulan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak
    Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Kılavuzu gereğince, resmi bir belgenin imzalanma
    usulü yalnızca güvenli elektronik imza veya mavi renkli/mürekkepli kalem ile atılan ıslak
    imza ile mümkündür. Bunun başka bir yolu bulunmamaktadır.
    Dolayısıyla, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Cumhurbaşkanı
    Kararı doğrultusunda Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik’e aykırı bir şekilde, geçersiz,

kim tarafından nerede hazırlandığı bile belli olmayan raporları dayanak göstererek işlem
yapma cüretinde bulunmuştur.

  • Bu kadar usulsüzlüğün yer aldığı dosyaya Eskişehir Teknik Üniversitesi’nden 3
    akademisyen bilirkişi atanıyor
    Usulsüzlüklerle dolu dosyada, adayların kıyaslanması için Eskişehir Teknik Üniversitesi’nden
    bilirkişi olarak Havacılık Yönetimi bölümünden öncelikle 3 akademisyen atanıyor. Ancak bu
    akademisyenlerin, dava konusu kadronun bulunduğu bölümün Başkanı olması sebebiyle bir
    yönüyle de taraf olma niteliği taşıyan Dilek Erdoğan ile çok uzun yıllara dayalı tanışıklığı
    ispatlanıyor. Akabinde, itirazlar üzerine, yine aynı üniversiteden Prof. Dr. Ender Gerede, Prof.
    Dr. Özlem Atalık ve Prof. Dr. Ferhan Kuyucak Şengür isimli başka üç akademisyen yeni
    bilirkişiler olarak atanıyor. Yine aynı ilişki ağı burada da dikkat çekiyor. Hatta, Tarsus
    Üniversitesi Havacılık Yönetimi Bölüm Başkanı Dilek Erdoğan’ın doktora tezinde, bilirkişi
    olarak dosyayı Eskişehir’de mahkemeden yemin ederek teslim alan Ender Gerede’ye teşekkür
    ettiği tespit ediliyor.
    Mahkeme, bilirkişilerden, tarafların tüm iddiaları dikkate alınmak suretiyle adayların bilimsel
    çalışmalarının ve özgeçmişlerinin “havacılık yönetimi” alanına uygunluğu kapsamında
    değerlendirilmesini talep ediyor.
    Bilirkişiler, meslek, bilim ve hukuk çevrelerince asla kabulü mümkün olmayacak, eksik,
    taraflı, bilimsellikten yoksun ve adeta davanın davalı lehine sonuçlanması için özel olarak
    tanzim edilmiş bir rapor sunmuşlardır.
    Öyle ki, bilirkişiler davacının, ataması yapılan kişiden 357,95 puanlık, yani sıfırdan 3 doçent
    ataması yapacak kadar bir puan üstünlüğünü açıklayamamış, davacının eğitim geçmişini,
    ödüllerini, yabancı dil puanı üstünlüğünü, havacılık yönetimi alanında öğrenci yetiştirmesini
    ve hatta Tarsus Üniversitesi’nin puanlama tablosunda puan değeri olan başarıyla tamamladığı
    tez danışmanlıklarını ve uluslararası hakemli dergide baş editörlük görevi gibi birçok
    üstünlüğünü kasıtlı olarak raporda değerlendirmemiştir.
    Bilirkişiler, mahkemenin kendisinden talep ettiği doğrultuda raporu hazırlamayarak, havacılık
    yönetimi alanında bilimsel çalışması değerlendirilemeyecek düzeyde olan diğer adayı
    aklayabilmek için raporu manipüle etmek maksadıyla adayları “yönetim ve strateji” alanına
    göre kıyasladıklarını dahi rapora yazmışlardır. Mahkemenin havacılık yönetimi bölümünden
    bilirkişi tayin etmesinin sebebi, bu bölüme hangi adayın daha büyük katkı sağlayacağını tespit
    etmedeki kamu yararıydı. Dolayısıyla bilirkişilerin ne yapmaya çalıştığı açıkça ortadadır.
    Dahası yine aynı bilirkişiler hızını alamamış; davacı akademisyenin sunduğu 20 adet
    uluslararası bildirinin, atanan kişinin 11 adet bildirisinden nicelik olarak daha az olduğunu
    belirtmiş ve 20 sayısının 11 sayısından küçük olduğunu bile sözde bilirkişi raporuna yazma
    cüreti göstererek görevlerini kötüye kullanmışlardır.
    Bilirkişiler, raporlarında, adayların yayınlanmış özet metinleri ile ilgili olarak “özet şeklinde
    olduğu ve bu nedenle değerlendirilemediği” şeklinde ifadelerde bulunmuşlardır. Fakat, yine
    aynı tarafgir bilirkişiler, atanan kişinin, havacılık yönetimi alanındaki 250 kelimelik yalnızca
    bir (1) paragraftan oluşan özet metin bildirisini değerlendirmeye tabi tutarak, sırf kendisini,
    ilanın ikinci koşulu olan “havacılık yönetimi üzerine çalışmaları olmak” şartını karşılamış

gibi gösterebilmek için, raporun içeriğinde kendi yazdıklarıyla çelişmeyi dahi göze
almışlardır.
Bilirkişiler; tek yanlı, taraflı, eksik, gerçeğe aykırı beyan dolu, bilimsellikten yoksun ve adeta
davanın davalı lehine sonuçlanması için özel olarak tanzim edilmiş 15 sayfalık bir rapor
hazırlamışlardır. Dolayısıyla, 15 sayfalık bir hacimdeki sözde bilirkişi (!) raporuna, raporun
üç katı bir hacimde 46 sayfalık itiraz dilekçesi hazırlayarak kasıtlı olarak tanzim edilmiş bu
rapora itiraz edilmiştir.

Ayrıca, davacı üyemiz itiraz dilekçesinde, “Türkiye’nin havacılık vizyonunun 250 kelimeden
ibaret olmadığını” vurgulamıştır.

  • Jüri raporlarının Tarsus Üniversitesi’ne gönderildiği kargo/posta, gönderici ve alıcı
    bilgileri talep ediliyor ancak tarsus üniversitesi bu bilgileri sunamıyor
    Raporlardaki şaibelerin üzerine, davacı ve avukatları bu sefer de Prof. Dr. İlker Hüseyin
    Çarıkçı, Prof. Dr. Aygen Oksay ve Prof. Dr. Taner Acuner isimli üç jüri üyesinin kişisel
    raporlarının Tarsus Üniversitesi’ne gönderildiği tarih, PTT ile gönderildi ise teslime dair
    evrak veya barkod numarası, özel kargo firması ile gönderildi ise kargo firmasının adı, kargo
    gönderi numarası, gönderici-alıcı adı ve davalı idareye ulaştığı tarihe dair sürece ilişkin tüm
    kargo bilgilerini ayrı ayrı detaylı olarak mahkeme aracılığıyla talep ediyor.
    Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın kendisine ait raporunda, arkadaşı Prof. Dr. Aygen Oksay’a
    ait 22 haneli sayı numarasının unutulmuş olması, Sahtecilik ve Grafoloji uzmanının raporuna
    göre, Çarıkçı’ya ait raporun ıslak imzalı bir orijinal versiyonunun mümkün olamayacağı,
    dolayısıyla bu raporların davalı idare tarafından nasıl kayda girdiği ve bu şaibeli raporların
    Tarsus Üniversitesi’ne nasıl ulaştığı noktasında Tarsus Üniversitesi’nin yüklemesi gereken
    ama yüklemediği; talep edilmesine rağmen yüklememekte ısrar ettiği bu bilgileri sunamaması
    da hukuka aykırılık teşkil ediyor. Mahkeme de, eksik olan bu evrakların yüklenmesi için
    sessiz kalıyor.
  • Davacı ve avukatları, delil tespit isteminde bulunuyor
    Hem montaj ve benzeri sahtecilik yöntemleriyle oluşturulmuş imzayı soruşturmak hem de
    Tarsus Üniversitesi tarafından sunulamayan kargo/posta bilgilerini araştırmak maksadıyla
    İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 58. maddesi gereğince Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı
    adına atılı görünen imzaların incelenmesi için adli bilirkişi incelemesi yaptırılması ve Tarsus
    Üniversitesi’nin tüm bilgileri eksiksiz yüklemesi gerekirken, mahkemeye sunmadığı
    kargo/posta bilgilerinin ortaya çıkarılması maksadıyla delil tespit isteminde bulunuluyor.
    Ancak Mahkeme, bunların soruşturulmasında kamu yararı olmadığı gerekçesiyle bu talebi
    reddediyor.
  • İkinci uzman mütalaa raporu mahkemeye sunuluyor
    Delil tespit istemine ilişkin ret kararına itiraz ediliyor ve davacı akademisyen ve avukatları
    İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı görünen imzaları bu sefer, Polis Kriminal Laboratuvarı

Müdürlüğü E. Emniyet Müdürü olarak geçmişte görev yapmış bir başka Sahtecilik ve
Grafoloji Uzmanı’na sunarak ikinci kez farklı bir uzman görüşüne başvuruyor.
İkinci uzman raporunda da özetle; grafolojik açıdan aynı anda ya da farklı zamanlarda
kalemle atılan imzaların tetabuk olmasının (tam uygunluk olma), iz düşümlerinin aynı
olmasının (üst üste çakışma) mümkün olmadığı ifade ediliyor. Bununla birlikte; grafolojik
açıdan bir şahsın, yazdığı bir harf, rakam ve imzasının aynısını birebir tekrarlayamayacağı;
yine bir şahsın başka bir şahıs için yazdığı bir harf, rakam ve imzasının aynısını birebir
tekrarlayamayacağı öncelikle vurgulanıyor.
Dahası, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı isim ve imzalı resmi yazı fotokopileri ve eklerinde
bulunan jüri raporlarında İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı olan imzaların, genel şekilleri ve
tersim tarzları, başlama ve bitiş yerleri, imza hatlarını oluşturan çizgilerin yapıları, dik ve
kavis dönüşler, eğimleri, meyil ve istikametleri, konum ve ebatları yönünden aralarında
tetabuk (tam uygunluk) oldukları, iz düşümlerinin aynı olduğu (üst üste çakıştıkları) tekrardan
kanıtlanıyor. Dolayısıyla, jüri raporlarında, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı görünen
tüm imzaların doğrudan kalemle atılmış ıslak imzalar olmadıkları, montaj veya başka
sahtecilik yöntemleri kullanılarak oluşturulmuş oldukları sonucu bir kez daha ortaya çıkıyor.

Bir jüri üyesinin raporundan başkasına özel sayı numarasının çıkması, bir jüri üyesi adına
montaj veya sahtecilik yöntemiyle oluşturulan bir imzanın yer alması gibi birçok sebep
doğrultusunda, başta Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü ve Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin bu

imzaları ve sahte imzalı jüri raporlarının Tarsus Üniversitesi’ne nasıl kayda girdiği gibi
şaibeleri araştırması gerekirken; davacı akademisyen ve avukatları araştırılmasını talep ettikçe
ya sessiz kalınıyor ya da reddediliyor.
Dolayısıyla, bu da bu dosyanın üzerindeki gölge elleri gösteren önemli bir gösterge.
Sessiz kalmaları sebebiyle, bu akademik kumpas organizasyonuna dahil olduğu şüphesi
uyandıran Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü başta olmak üzere, her bir aşamasına bu kadar şaibe
bulaşan, sahte evrakları işleme alıp atamayı gerçekleştiren dönemin Yönetim Kurulu Üyeleri
Prof. Dr. Orhan Aydın, Prof. Dr. Ali Deran, Prof. Dr. Mehmet İnce, Prof. Dr. Bülent Şen, Prof.
Dr. Osman Murat Özkendir, Prof. Dr. Özgül Akın Şenkal, Prof. Dr. Zeynep Hatunoğlu ve aynı
zamanda Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin Dekanı olan Kasım Ocakoğlu, hayatları
boyunca peşlerini bırakmayacak bir atama dosyasının altına imza atmıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayınlanmış kararını
bile dikkate almayan bu kişilere söyleyeceğimiz son söz şudur:
Tarsus üniversitesi bir devlet kurumudur. Devletimizi böyle usulsüzlüklerle lekeleyemezsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizden büyüktür ve gereğini de en kısa sürede Başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımızın yerine
getireceğine inancımız sonsuzdur.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TARAFINDAN ATANAN YENİ TÜBİTAK BAŞKANI
ORHAN AYDIN’IN, CUMHURBAŞKANININ KAPATTIĞI BİR HAYALİ BİRİME KADRO

ATAMASI YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI

Cumhurbaşkanı imzasıyla yayınlanan 14 Eylül 2024 tarihli Resmi Gazete ile Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığına atanan ve halihazırda Tarsus Üniversitesi
Rektörü olarak devam eden Prof. Dr. Orhan Aydın, usulsüz uygulamalarla isminden söz ettirmeye
devam ediyor. Aynı zamanda TÜBİTAK Başkanı olan Tarsus Üniversitesi Rektörü Orhan Aydın’ın
yönetimindeki Tarsus Üniversitesi’nin uygulamalarının risk oluşturduğu ve Anayasa’ya dahi aykırı
olduğu daha önce de Sayıştay denetimine takılmış ve Sayıştay’ın 2021 yılındaki raporunda,
“Üniversitenin çıkmış olduğu ilanlarda belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik ve
akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının, anayasanın eşitlik ilkesine ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’na aykırılık teşkil ettiği ve üniversitenin kanunlarla belirlenen amaçlarına
ulaşması açısından risk oluşturduğu değerlendirilmektedir” yazılmıştı.
https://www.sayistay.gov.tr/reports/download/JzgPvBVYAp-tarsus-universitesi
Şimdi ise çok daha büyük bir skandal patlak verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan TÜBİTAK’ın yeni Başkanı Rektör Prof. Dr. Orhan
Aydın’ın, kendisini Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da Üstün
Gördüğü Ortaya Çıktı
18.05.2018 tarihindeki 30425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7141 sayılı kanunla kurulan Tarsus
Üniversitesi’nde kuruluşundan bugüne kapanan veya yeni açılan birimler bulunuyor.
25.06.2019 tarih ve 30812 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 1157 karar sayılı Cumhurbaşkanı
Kararı’na göre Tarsus Üniversitesi’nin Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu kapatıldı.
Aynı tarihli kararla, kapatılan Tarsus Üniversitesi Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu
yerine Uygulamalı Bilimler Fakültesi kuruldu.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/06/20190625.pdf (Sayfa 4)

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından henüz atanan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan
Aydın’ın, Tarsus Üniversitesi Rektörü olarak, kendisini oraya atayan Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ı bile dikkate almadığı, kapatılmış olmasına rağmen Tarsus Üniversitesi
Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu için hayali birime öğretim üyesi alım ilanı
verdiği ve hayali birime atama yaptığı ortaya çıktı.
Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kapatma kararından bir hafta sonra,
01.07.2019 tarih ve 30818 sayılı Resmî Gazete ilanıyla, var olmayan “Uygulamalı Teknoloji ve
İşletmecilik Yüksekokulu” birimine kişiye özel kriterle doçent kadrosu ilanına çıktı.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190701.pdf (Sayfa 40)
Böylelikle, Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın, kadrosunun bulunduğu Karadeniz
Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kemal Eyüboğlu’nun, geçerliliği olmayan bu birim için açılan
adrese teslim ilanla gelmesini sağladı ve eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, Türkiye’yi yöneten ve
kendisini oraya atayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de
yayınlanmış kararını takmadı.
Tarsus Üniversitesi, Resmi İnternet Sayfasından Bu Skandal İlanı Sildi
Tarsus Üniversitesi’ni resmi internet sayfası incelendiğinde, 2018 yılından beri duyuruların ilan
edildiği görülmesine ve bu tarihlerdeki diğer duyuruların yer almasına rağmen 1 Temmuz 2019 tarihli
ilanın silindiği göze çarpıyor.
https://www.tarsus.edu.tr/Website/Duyurular/278/1/tum-duyurular
Tarsus Üniversitesi, her ne kadar bu skandal ilanın izlerini silmeye çalışsa da, Resmî Gazete’den
silinmesi mümkün olmadığı için bu ilana rahatlıkla erişilebiliyor.
Hemen Altındaki Kişiye Özel İlanla Bir de Karısı Gelmiş
Öte yandan, EŞİ benzeri görülmemiş bir şekilde var olmayan hayali bir birime ilana çıkan TÜBİTAK
Başkanı ve Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, Kemal Eyüboğlu için verdiği ilanın
hemen bir altında yer alan adrese teslim başka bir ilanla ise, bir de Kemal Eyüboğlu’nun eşi olan
Sinem Eyüboğlu’nu atadığı ortaya çıktı.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190701.pdf (Sayfa 40)
Kendisini oraya atayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı kararları yok
hükmünde gören, Erdoğan’ın kapattığı birime hayali kadro ilanı veren ve atama yapan yeni
TÜBİTAK Başkanı ve Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, bu haberimizden
sonra görevden alınması bekleniyor.