AKADEMİ DERNEĞİ’NİN BASIN AÇIKLAMASINDAN
ÖNE ÇIKAN ÇARPICI BAŞLIKLAR
Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Akademi Derneği, Tarsus Üniversitesi ile
ilgili gündemde yer alan konulara ilişkin, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı
gerçekleştirdi.
Türkiye’nin yetiştirdiği önemli değerlerden, Akademi Derneği Başkan Yardımcısı ve TV
Yorumcusu Dr. Fatma Yeşilkuş ile Türkiye’nin önde gelen hukukçuları TV Yorumcusu ve Av.
Mustafa Kemal Çiçek ile Av. Mert Keleşoğlu, Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde, Tarsus
Üniversitesi’ne karşı açılan dava hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
doçent unvanı alıyor. ÜAK tarafından Doçent unvanı alana kadar akademik kariyeri boyunca
havacılık yönetimi alanında bir tane dahi akademik çalışması olmayan bu kişi, ne tesadüf
olacak ki bir anda havacılık yönetimi alanına ilgi duyuyor ve 2023 yılının Nisan ayında
havacılık alanında bir kitapta hızlıca bir adet kitap bölümü yayınlatıyor. Tarsus
Üniversitesi’nin bahse konu doçent alım ilanı sürecinde, Mayıs ayında da bu kişi havacılık
yönetimi alanında sadece 250 kelimelik, yalnızca 1 (bir) paragraftan oluşan özet metin
yayınlatıyor. Dolayısıyla bu kadroya, 1.5 (2 tam yayın bile değil) akademik çalışma ile
atanıyor.
Davacı akademisyenin ise o dönem geçerli olan genel puanlama tablosuna göre 357,95
puanlık çok yüksek bir farkla önde olduğu görülüyor. Bu öyle bir puan farkı ki, başvuru
döneminde geçerli olan Genel Puanlama Tablosu’na göre bu puan ile 3 (üç) kez doçent
atanabiliyor. Birçok kez dereceyle tamamladığı eğitim geçmişiyle, dünyaca ünlü yabancı
üniversitelerde İngilizce ders verme deneyimleriyle, birçok ödülüyle, yabancı dil puanının
yüksek olmasıyla, yürüttüğü projeleriyle, havacılık ve diğer alanlarda lisansüstü öğrenci
yetiştirme deneyimiyle, öğrencilerine danışmanlık yaparak başarıyla tamamladığı yüksek
lisans ve doktora tez danışmanlıklarıyla, kitap ve kitap bölümleriyle, katıldığı uluslararası
bilimsel etkinliklerle, uluslararası bilimsel dergide baş editörlük göreviyle, havacılık yönetimi
alanında birçok özgün yayına sahip olmasıyla ve bunun gibi birçok kategorideki başarısıyla
da önde olmasına rağmen diğer akademisyenin ataması gerçekleştiriliyor.
Mahkemeye sunulan evraklar neticesinde atanan diğer akademisyenin, açık öğretim
fakültesinden mezun olduğu, yabancı dil puanının davacıdan daha düşük olduğu, tez
danışmanlığının yalnızca 1 adet olduğu, kariyeri boyunca kalem aldığı bir tane kitabının dahi
olmadığı, havacılık yönetimi alanında dar zamanda hızlıca yayınlanmış 1 adet kitap bölümü
ve bir de 250 kelimelik bir paragraftan oluşan özet metni olduğu, hiçbir projede görev
almadığı ortaya çıkıyor.
Dahası atanan bu kişinin, gerçeğe aykırı beyanlarla yayınlarını manipüle ederek puanını
olduğundan daha yüksek gösterdiği, buna rağmen davacıyla aralarında kapanmayacak kadar
büyük bir puan farkı olduğu tespit ediliyor.
Tarsus Üniversitesi’nin Resmî Gazete’de yayınlanan ilgili ilanında, gerçeğe aykırı beyanda
bulunan adayların başvurularının geçersiz sayılacağı, atansalar bile işlemin iptal edileceği
yazmasına rağmen Tarsus Üniversitesi, bu kişinin gerçeğe aykırı beyanlarını bile kabul edip
işleme almıştır. Gerçeğe aykırı beyanların sunulmasına rağmen atama işlemini iptal etmemesi,
kadronun kim için tasarlandığına dair zaten ipucu veriyor.
Bu bağlamda, 12.06.2018 tarih ve 30449 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Öğretim
Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’ne göre bir doçentin atanma süreci özetle şu
şekildedir:
“Rektör, ilan edilen doçent kadrosuna başvuran adayların başvurularını incelemek için 3
profesör tespit eder. Rektör, adayların özgeçmişlerin, bilimsel çalışma ve yayınlarını kapsayan
dosyaları bu profesörlere göndererek kişisel raporlarını bir ay içinde bildirmelerini ister ve bu
profesörler, adaylar hakkında ayrı ayrı tercih ve görüşlerini rektöre bildirir.”
Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın da adayların dosyalarını incelemek
suretiyle, 3 profesör tespit ettiği ancak bu profesörlerin hem kendisiyle hem de kendi
aralarında uzun yıllara dayalı tanışıklıkları ortaya çıkıyor.
Birinci jüri üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi’nin 8 yıllık eski Rektörü, halen SDÜ’nün
İşletme Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’dır.
İkinci jüri üyesi, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın en az 23 yıllık yakın çalışma arkadaşı
olan Süleyman Demirel Üniversitesi’nin yine İşletme Bölümü’ndeki öğretim üyesi Prof. Dr.
Aygen Oksay’dır.
Üçüncü jüri üyesi ise Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın kadrosunun
bulunduğu Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden en az 13 yıllık arkadaşlığının ispat edildiği,
İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Acuner’dir.
Türkiye’de o dönemde 208 üniversite ve bu üniversitelerde bulunan 34 bin profesör ile
havacılık yönetimi alanında bağımsız seçilebilecek yüzlerce profesör bulunmaktayken, Tarsus
Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın, dosyalar tarafsız değerlendirildiğinde ortaya
çıkacak sonucu bildiği için ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde hem kendisiyle hem de kendi
aralarında tanışık olan bir jüri kurguluyor. Güncel olarak ise, ataması yapılan adayın da, jüri
üyelerinin en az ikisiyle tanışıklığının bulunduğu tespit edilmiştir. Nitekim, jürilerin
tanışıklığa dayalı bir şekilde oluşturulması Danıştay’ın emsal kararlarına göre aykırılık teşkil
ediyor.
Ayrıca, Tarsus Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından kurgulanan bu 3
jüri üyesinin de akademik kariyerleri boyunca havacılık yönetimi alanında bir tane dahi
akademik çalışmasının bulunmadığı ortaya çıkıyor. Alan dışı jüri oluşumu da yine,
Danıştay’ın emsal kararlarına göre aykırılık teşkil ediyor.
benzerlik göstermesine ek olarak bir de her iki jüri üyesinin raporları hazırladığı tarihin aynı
olduğunu fark ettik.
Ancak, üç jüri üyesinden ikisi, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ile Prof. Dr. Aygen Oksay’ın
adına hazırlanmış görünen raporların hazırlanma tarihi 05.07.2023’tür.
Dolayısıyla, bahse konu jüri üyelerinin adına hazırlanmış görünen raporların hazırlanma tarihi
dahi, mevzuatın belirlediği 1 aylık süreyi aştığından bu raporların işleme alınması, 12.06.2018
tarihli 30449 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma
Yönetmeliği’ne açıkça aykırıdır. Kaldı ki, yine aynı yönetmelikte “Dosya inceleme
sonuçlarının bir ay içinde gelmemesi halinde aynı usulle tespit edilen başka profesörlere
dosyalar incelenmesi için gönderilir.” amir hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, Tarsus
Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın başka jüri üyeleri tespit edip yeni jüri
üyelerine adayların başvurularını göndermesi gerekirken bunu yapmamış; yönetmeliği hiçe
saymıştır.
Dönemin Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, adayların dosyalarını
incelemesi için diğer Jüri Üyesi Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’ya EBYS üzerinden ilettiği
yazının ise sayı numarası E-53950299-903.99-6431’dir. Ancak, Prof. Dr. İlker Hüseyin
Çarıkçı adına word formatında manüel olarak hazırlanmış raporun İLGİ kısmında ise aynen
“E-53950299-903.99-6429 sayı ve 30/05/2023 tarihli jüri görevlendirmesi konulu yazı”
şeklinde bir ibare yer almıştır.
Yani, Prof. Dr. Aygen Oksay’ın kendisine özgü gelen ve yalnızca Tarsus Üniversitesi
Rektörü’nün ve kendisinin bilebileceği, sistem üzerinden ŞAHSINA HUSUSİ olarak
oluşturulan belge sayı numarasının, diğer jüri üyesi olan Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın
hazırladığı görünen raporda yer alması izahı olmayan büyük bir skandaldır. Bu, raporların tek
elden kumpasla hazırlandığının göstergesidir. Nitekim, Tarsus Üniversitesi izahı olamayacak
bu kumpasa bir yıldır hiçbir açıklama yapamamıştır.
Montaj/Sahtecilik Yöntemiyle oluşturulan imzaların bulunduğu bu jüri raporları mahkemeye
sunulurken bir de “ASLI GİBİDİR” mührü vurulmuş.
kim tarafından nerede hazırlandığı bile belli olmayan raporları dayanak göstererek işlem
yapma cüretinde bulunmuştur.
gibi gösterebilmek için, raporun içeriğinde kendi yazdıklarıyla çelişmeyi dahi göze
almışlardır.
Bilirkişiler; tek yanlı, taraflı, eksik, gerçeğe aykırı beyan dolu, bilimsellikten yoksun ve adeta
davanın davalı lehine sonuçlanması için özel olarak tanzim edilmiş 15 sayfalık bir rapor
hazırlamışlardır. Dolayısıyla, 15 sayfalık bir hacimdeki sözde bilirkişi (!) raporuna, raporun
üç katı bir hacimde 46 sayfalık itiraz dilekçesi hazırlayarak kasıtlı olarak tanzim edilmiş bu
rapora itiraz edilmiştir.
Ayrıca, davacı üyemiz itiraz dilekçesinde, “Türkiye’nin havacılık vizyonunun 250 kelimeden
ibaret olmadığını” vurgulamıştır.
Müdürlüğü E. Emniyet Müdürü olarak geçmişte görev yapmış bir başka Sahtecilik ve
Grafoloji Uzmanı’na sunarak ikinci kez farklı bir uzman görüşüne başvuruyor.
İkinci uzman raporunda da özetle; grafolojik açıdan aynı anda ya da farklı zamanlarda
kalemle atılan imzaların tetabuk olmasının (tam uygunluk olma), iz düşümlerinin aynı
olmasının (üst üste çakışma) mümkün olmadığı ifade ediliyor. Bununla birlikte; grafolojik
açıdan bir şahsın, yazdığı bir harf, rakam ve imzasının aynısını birebir tekrarlayamayacağı;
yine bir şahsın başka bir şahıs için yazdığı bir harf, rakam ve imzasının aynısını birebir
tekrarlayamayacağı öncelikle vurgulanıyor.
Dahası, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı isim ve imzalı resmi yazı fotokopileri ve eklerinde
bulunan jüri raporlarında İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı olan imzaların, genel şekilleri ve
tersim tarzları, başlama ve bitiş yerleri, imza hatlarını oluşturan çizgilerin yapıları, dik ve
kavis dönüşler, eğimleri, meyil ve istikametleri, konum ve ebatları yönünden aralarında
tetabuk (tam uygunluk) oldukları, iz düşümlerinin aynı olduğu (üst üste çakıştıkları) tekrardan
kanıtlanıyor. Dolayısıyla, jüri raporlarında, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı adına atılı görünen
tüm imzaların doğrudan kalemle atılmış ıslak imzalar olmadıkları, montaj veya başka
sahtecilik yöntemleri kullanılarak oluşturulmuş oldukları sonucu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Bir jüri üyesinin raporundan başkasına özel sayı numarasının çıkması, bir jüri üyesi adına
montaj veya sahtecilik yöntemiyle oluşturulan bir imzanın yer alması gibi birçok sebep
doğrultusunda, başta Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü ve Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin bu
imzaları ve sahte imzalı jüri raporlarının Tarsus Üniversitesi’ne nasıl kayda girdiği gibi
şaibeleri araştırması gerekirken; davacı akademisyen ve avukatları araştırılmasını talep ettikçe
ya sessiz kalınıyor ya da reddediliyor.
Dolayısıyla, bu da bu dosyanın üzerindeki gölge elleri gösteren önemli bir gösterge.
Sessiz kalmaları sebebiyle, bu akademik kumpas organizasyonuna dahil olduğu şüphesi
uyandıran Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü başta olmak üzere, her bir aşamasına bu kadar şaibe
bulaşan, sahte evrakları işleme alıp atamayı gerçekleştiren dönemin Yönetim Kurulu Üyeleri
Prof. Dr. Orhan Aydın, Prof. Dr. Ali Deran, Prof. Dr. Mehmet İnce, Prof. Dr. Bülent Şen, Prof.
Dr. Osman Murat Özkendir, Prof. Dr. Özgül Akın Şenkal, Prof. Dr. Zeynep Hatunoğlu ve aynı
zamanda Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin Dekanı olan Kasım Ocakoğlu, hayatları
boyunca peşlerini bırakmayacak bir atama dosyasının altına imza atmıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayınlanmış kararını
bile dikkate almayan bu kişilere söyleyeceğimiz son söz şudur:
Tarsus üniversitesi bir devlet kurumudur. Devletimizi böyle usulsüzlüklerle lekeleyemezsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizden büyüktür ve gereğini de en kısa sürede Başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımızın yerine
getireceğine inancımız sonsuzdur.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TARAFINDAN ATANAN YENİ TÜBİTAK BAŞKANI
ORHAN AYDIN’IN, CUMHURBAŞKANININ KAPATTIĞI BİR HAYALİ BİRİME KADRO
ATAMASI YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI
Cumhurbaşkanı imzasıyla yayınlanan 14 Eylül 2024 tarihli Resmi Gazete ile Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığına atanan ve halihazırda Tarsus Üniversitesi
Rektörü olarak devam eden Prof. Dr. Orhan Aydın, usulsüz uygulamalarla isminden söz ettirmeye
devam ediyor. Aynı zamanda TÜBİTAK Başkanı olan Tarsus Üniversitesi Rektörü Orhan Aydın’ın
yönetimindeki Tarsus Üniversitesi’nin uygulamalarının risk oluşturduğu ve Anayasa’ya dahi aykırı
olduğu daha önce de Sayıştay denetimine takılmış ve Sayıştay’ın 2021 yılındaki raporunda,
“Üniversitenin çıkmış olduğu ilanlarda belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik ve
akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının, anayasanın eşitlik ilkesine ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’na aykırılık teşkil ettiği ve üniversitenin kanunlarla belirlenen amaçlarına
ulaşması açısından risk oluşturduğu değerlendirilmektedir” yazılmıştı.
https://www.sayistay.gov.tr/reports/download/JzgPvBVYAp-tarsus-universitesi
Şimdi ise çok daha büyük bir skandal patlak verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan TÜBİTAK’ın yeni Başkanı Rektör Prof. Dr. Orhan
Aydın’ın, kendisini Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da Üstün
Gördüğü Ortaya Çıktı
18.05.2018 tarihindeki 30425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7141 sayılı kanunla kurulan Tarsus
Üniversitesi’nde kuruluşundan bugüne kapanan veya yeni açılan birimler bulunuyor.
25.06.2019 tarih ve 30812 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 1157 karar sayılı Cumhurbaşkanı
Kararı’na göre Tarsus Üniversitesi’nin Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu kapatıldı.
Aynı tarihli kararla, kapatılan Tarsus Üniversitesi Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu
yerine Uygulamalı Bilimler Fakültesi kuruldu.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/06/20190625.pdf (Sayfa 4)
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından henüz atanan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan
Aydın’ın, Tarsus Üniversitesi Rektörü olarak, kendisini oraya atayan Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ı bile dikkate almadığı, kapatılmış olmasına rağmen Tarsus Üniversitesi
Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu için hayali birime öğretim üyesi alım ilanı
verdiği ve hayali birime atama yaptığı ortaya çıktı.
Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kapatma kararından bir hafta sonra,
01.07.2019 tarih ve 30818 sayılı Resmî Gazete ilanıyla, var olmayan “Uygulamalı Teknoloji ve
İşletmecilik Yüksekokulu” birimine kişiye özel kriterle doçent kadrosu ilanına çıktı.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190701.pdf (Sayfa 40)
Böylelikle, Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın, kadrosunun bulunduğu Karadeniz
Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kemal Eyüboğlu’nun, geçerliliği olmayan bu birim için açılan
adrese teslim ilanla gelmesini sağladı ve eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, Türkiye’yi yöneten ve
kendisini oraya atayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de
yayınlanmış kararını takmadı.
Tarsus Üniversitesi, Resmi İnternet Sayfasından Bu Skandal İlanı Sildi
Tarsus Üniversitesi’ni resmi internet sayfası incelendiğinde, 2018 yılından beri duyuruların ilan
edildiği görülmesine ve bu tarihlerdeki diğer duyuruların yer almasına rağmen 1 Temmuz 2019 tarihli
ilanın silindiği göze çarpıyor.
https://www.tarsus.edu.tr/Website/Duyurular/278/1/tum-duyurular
Tarsus Üniversitesi, her ne kadar bu skandal ilanın izlerini silmeye çalışsa da, Resmî Gazete’den
silinmesi mümkün olmadığı için bu ilana rahatlıkla erişilebiliyor.
Hemen Altındaki Kişiye Özel İlanla Bir de Karısı Gelmiş
Öte yandan, EŞİ benzeri görülmemiş bir şekilde var olmayan hayali bir birime ilana çıkan TÜBİTAK
Başkanı ve Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, Kemal Eyüboğlu için verdiği ilanın
hemen bir altında yer alan adrese teslim başka bir ilanla ise, bir de Kemal Eyüboğlu’nun eşi olan
Sinem Eyüboğlu’nu atadığı ortaya çıktı.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190701.pdf (Sayfa 40)
Kendisini oraya atayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı kararları yok
hükmünde gören, Erdoğan’ın kapattığı birime hayali kadro ilanı veren ve atama yapan yeni
TÜBİTAK Başkanı ve Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ın, bu haberimizden
sonra görevden alınması bekleniyor.