BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM Sabahları, kahvaltıdan önce oksijene koşarım. Şöyle kollarımı açıp bir genleşince karşı dağlar küçülmüş gibi gelir gözüme. Hayret edişim de şaşkınlığımdan, doğum günüm filan değil.
Balkondan benzettim Hüseyin Ustayı. Sokakta ağır ağır, bıkkın adımlarla giden adam ona benziyordu. İkinci kat balkonundan bakışla, benzetmiş de olabilirdim. -Hüseyin Usta! Diye, rastgele bağırdım. Durdu. Etrafına bakındı. Sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştığı sırada seslendim: -Buradayım, buradayım! Başını kaldır da bak. Vaktin varsa gel! Geldi Hüseyin Usta. Çayımızı içerken dalıp dalıp gidişinden anladım, bir sıkıntısı vardı. Zaten, yoldayken de yere korkar gibi basışı gözümden kaçmamıştı. -Hayrola Hüseyin Usta, bir sıkıntın var gibi. -Var kardeş var. Sıkıntım var da tükürülesi bir sıkıntı, dedi. İyice artmıştı merakım. -O, benim oğlan var ya. İşsiz adam ne olacak. Emniyetin bir arama-tarama etkinliğinde, sabıkalı bir kadınla basılmış, içeri attılar. -Deme yahu. Eee, şimdi ne yapacaksın? Bir avukat filan var mı? -Avukata gerek yok kardeş, bir imam arıyorum. -Hayrola yav? İmamla işin ne? Dua mı ettireceksin? -O hoo! Sen uyuyorsun be! Bir imam “ Ben onlara nikâh kıymıştım” derse, sorun kalmıyor. Ama şerefsizler çok istiyorlar. Hele, bir de Alevi olunca, fiyat kat kat artıyor. Fesüphanallah
M. BABACAN
Tüm ifadeler:
1717